Lider Mi Olunur? Lider Mi Doğulur? Yönetici Mi Olunur? Yönetici Mi Doğulur?
Bu soru pek çok yönetici seminerinde karşımıza çıkan bir sorudur. Ancak öyle özellikler vardır ki bunlar sonradan kazanılamaz, ancak insanın kişiliğinin bir parçası olmuşsa gerçekten işlevseldir.
Tüm kurumsal yapılarda olduğu gibi eğitim kurumu yöneticilerinin de birer lider olması beklenir. Bir eğitim kurumu yöneticisinin daima yol gösterici, ekip ruhu oluşturan, sinerjisi yaratan, empati yeteneği gelişmiş, güven veren, dürüst ve ilkeli, rol model olan kişiler olması gerekir.
Üstlendikleri sorumluluk sadece bir kurumu büyütüp ekonomik girdisini yükseltmek değildir. Esas sorumlulukları öğrencilerini yarınlara donanımlı birer birey olarak hazırlamaktır. Sorumlulukları bu kadar büyük ve önemli olunca eğitim yöneticisinin bir yöneticiden öte bir lider olması gerekir.
Ancak bir lider kurumunda ekip ruhu yaratarak kurumu güçlü kılar. Kurum kültürü oluşturabilir. Kurum kültürü en tepeden başlayarak oluşur ve değişmesi çok zordur. Kurumun başarısındaki en önemli etkendir.
Liderler birlikte çalıştıkları arkadaşlarının güçlerine inanır ve güvenirler. Bundan dolayı işi emrederek değil, rica ederek, talimatlar vererek değil destek verip rehberlik ederek yaptırırlar.
Birlikte çalıştıklarına yetki ve sorumluluğu eşit olarak paylaştırırlar. Çünkü yetkisiz sorumluluk vermenin işin yapılmasını olumsuz etkilerken çalışanın iş motivasyonunu da düşüreceğini bilirler. Yetki devri yapmaktan çekinmezler. Astlarının donanım ve yetkinliklerinden korkmazlar. Onların güçlü yanlarından kuruma yarar sağlarlar.
Kurdukları dengelerle işi uzaktan takip edebilirler. Astları her ihtiyaç duyduklarında açık yüreklilikle kendisine ulaşabilir ve destek talep edebilirler. Olumsuzluklara karşı toleranslıdırlar. Kurum içerisinde korku kültürü değil, paylaşma kültürü gelişmiştir.
Sistem kurma konusunda yetkindirler. İşleyişin tüm basamakları hakkında öngörüleri vardır ve tüm basamakları düşünerek işleyişi kolaylaştıracak bir akış tasarlayabilirler.
Kurumda güven tesis ederler. Karşılıklı güvenin olduğu bir çalışma ortamında kişiler verimli ve rahat çalışırlar. Çalışanlar güven duymadıkları bir yerde çalışmak istememektedirler. Güven kazanmak çok zor olmasına rağmen, güvenin kaybedilmesi çok kolaydır. Güven sadece çalışanlar için değil bir eğitim kurumunda öğrenciler ve veliler için de çok önemlidir. Kısacası kurumun varlığının mihenk taşıdır.
Liderlerin EQ düzeyleri yüksektir. Karşılarındaki kişilerin duygu ve düşüncelerini iyi okuyabilir, onların ihtiyaçlarını doğru tahlil edebilirler. Bu kişinin doğuştan getirdiği bir özelliktir ve sonradan kazanılması pekte mümkün değildir. Çünkü bu aynı zamanda empati kurma yeteneğini de beraberinde bulundurmaktadır. Karşınızdaki kişinin duygu ve düşüncelerini okuyamadığınızda onunla empati kurabilmeniz ve onu anlayabilmeniz pek de mümkün değildir.
Güçlü bir iletişim yetenekleri vardır. İkna kabiliyetleri yüksektir. İyi bir hatip oldukları gibi iyi de bir dinleyicidirler. Anlamanın ve doğru iletişim kurmanın kişileri dinlemekten geçtiğini bilirler.
Enerjileri her zaman yüksektir. Çok yüksek olmamakla birlikte dışa dönük kişilerdir. Diğer kişilerle birlikte çalışmayı severler.
Sonuç ve başarı odaklıdırlar. Görev bilinçleri yüksektir. Alanlarında yetkin kişilerdir. Duygusal olarak dengeli, özgüvenleri yüksek, kararlı, özdenetimleri gelişmiş ama bir o kadar da yeniliğe açık kişilerdir.
Bu tür yöneticilerle kurumlar başarılı, çalışanlar mutlu ve verimli yol alırlar.
Ancak bazı kurumlarda yöneticilerin bu denli donanımlı olmaları beklenmez. Beklenti söyleneni yapsın, diğer kişilerle iyi geçinsin ile sınırlı olabilir. Yönetici yetkinlikleri sınırlı olan bu yöneticiler yetki devri yapmaktan kaçınırlar. Sorumluluk üstlenmek istemezler. Kendilerinden daha yetkin olan çalışanlardan rahatsız olurlar. Yapıcı dahi olsa eleştiriye kapalıdırlar. Yeniliklere uyum sağlayamayacaklarını düşündükleri için yenilikleri istemezler. Görev ve sorumluluklarını sadece söyleneni yapmak olarak tanımladıkları için inisiyatif almazlar ve bundan korkarlar.
İlk başlarda bu tür bir yöneticiler ile çalışmak kolay görünse de uzun vadede bu tür bir yönetici kurum için ciddi dezavantaj oluşturmaktadır. Böyle bir yönetici ile kurumun başarıyı yakalaması zordur. Bu tür durumlarda kurumların başarıları düştüğü gibi çalışanlar mutsuz ve verimsizdirler. Kişilerin kurum bağlılıkları düşüktür. Turnover yüksektir. Zaten bir süre sonra her ne kadar yönetici söyleneni yapıyor, itiraz etmiyor olsa da işlerin yolunda olmadığı aşikar olacağı için istemeden de olsa yollar ayrılacaktır.
Bundan dolayıdır ki kurumların yönetici seçimlerinde hassas davranmaları, bir yöneticiden daha fazla bir lider ile yola çıkmaları uzun vadede kuruma artı değer olarak dönecektir.
Kurumuna ve çalışma arkadaşlarına değer katan liderlerle çalışmanız dileğiyle.
Eğitim ve danışmanlık talepleriniz için aysegulark1@gmail.com mail adresimden bana ulaşabilirsiniz.
Lider Mi Olunur? Lider Mi Doğulur? Yönetici Mi Olunur? Yönetici Mi Doğulur?
Bu soru pek çok yönetici seminerinde karşımıza çıkan bir sorudur. Ancak öyle özellikler vardır ki bunlar sonradan kazanılamaz, ancak insanın kişiliğinin bir parçası olmuşsa gerçekten işlevseldir.
Tüm kurumsal yapılarda olduğu gibi eğitim kurumu yöneticilerinin de birer lider olması beklenir. Bir eğitim kurumu yöneticisinin daima yol gösterici, ekip ruhu oluşturan, sinerjisi yaratan, empati yeteneği gelişmiş, güven veren, dürüst ve ilkeli, rol model olan kişiler olması gerekir.
Üstlendikleri sorumluluk sadece bir kurumu büyütüp ekonomik girdisini yükseltmek değildir. Esas sorumlulukları öğrencilerini yarınlara donanımlı birer birey olarak hazırlamaktır. Sorumlulukları bu kadar büyük ve önemli olunca eğitim yöneticisinin bir yöneticiden öte bir lider olması gerekir.
Ancak bir lider kurumunda ekip ruhu yaratarak kurumu güçlü kılar. Kurum kültürü oluşturabilir. Kurum kültürü en tepeden başlayarak oluşur ve değişmesi çok zordur. Kurumun başarısındaki en önemli etkendir.
Liderler birlikte çalıştıkları arkadaşlarının güçlerine inanır ve güvenirler. Bundan dolayı işi emrederek değil, rica ederek, talimatlar vererek değil destek verip rehberlik ederek yaptırırlar.
Birlikte çalıştıklarına yetki ve sorumluluğu eşit olarak paylaştırırlar. Çünkü yetkisiz sorumluluk vermenin işin yapılmasını olumsuz etkilerken çalışanın iş motivasyonunu da düşüreceğini bilirler. Yetki devri yapmaktan çekinmezler. Astlarının donanım ve yetkinliklerinden korkmazlar. Onların güçlü yanlarından kuruma yarar sağlarlar.
Kurdukları dengelerle işi uzaktan takip edebilirler. Astları her ihtiyaç duyduklarında açık yüreklilikle kendisine ulaşabilir ve destek talep edebilirler. Olumsuzluklara karşı toleranslıdırlar. Kurum içerisinde korku kültürü değil, paylaşma kültürü gelişmiştir.
Sistem kurma konusunda yetkindirler. İşleyişin tüm basamakları hakkında öngörüleri vardır ve tüm basamakları düşünerek işleyişi kolaylaştıracak bir akış tasarlayabilirler.
Kurumda güven tesis ederler. Karşılıklı güvenin olduğu bir çalışma ortamında kişiler verimli ve rahat çalışırlar. Çalışanlar güven duymadıkları bir yerde çalışmak istememektedirler. Güven kazanmak çok zor olmasına rağmen, güvenin kaybedilmesi çok kolaydır. Güven sadece çalışanlar için değil bir eğitim kurumunda öğrenciler ve veliler için de çok önemlidir. Kısacası kurumun varlığının mihenk taşıdır.
Liderlerin EQ düzeyleri yüksektir. Karşılarındaki kişilerin duygu ve düşüncelerini iyi okuyabilir, onların ihtiyaçlarını doğru tahlil edebilirler. Bu kişinin doğuştan getirdiği bir özelliktir ve sonradan kazanılması pekte mümkün değildir. Çünkü bu aynı zamanda empati kurma yeteneğini de beraberinde bulundurmaktadır. Karşınızdaki kişinin duygu ve düşüncelerini okuyamadığınızda onunla empati kurabilmeniz ve onu anlayabilmeniz pek de mümkün değildir.
Güçlü bir iletişim yetenekleri vardır. İkna kabiliyetleri yüksektir. İyi bir hatip oldukları gibi iyi de bir dinleyicidirler. Anlamanın ve doğru iletişim kurmanın kişileri dinlemekten geçtiğini bilirler.
Enerjileri her zaman yüksektir. Çok yüksek olmamakla birlikte dışa dönük kişilerdir. Diğer kişilerle birlikte çalışmayı severler.
Sonuç ve başarı odaklıdırlar. Görev bilinçleri yüksektir. Alanlarında yetkin kişilerdir. Duygusal olarak dengeli, özgüvenleri yüksek, kararlı, özdenetimleri gelişmiş ama bir o kadar da yeniliğe açık kişilerdir.
Bu tür yöneticilerle kurumlar başarılı, çalışanlar mutlu ve verimli yol alırlar.
Ancak bazı kurumlarda yöneticilerin bu denli donanımlı olmaları beklenmez. Beklenti söyleneni yapsın, diğer kişilerle iyi geçinsin ile sınırlı olabilir. Yönetici yetkinlikleri sınırlı olan bu yöneticiler yetki devri yapmaktan kaçınırlar. Sorumluluk üstlenmek istemezler. Kendilerinden daha yetkin olan çalışanlardan rahatsız olurlar. Yapıcı dahi olsa eleştiriye kapalıdırlar. Yeniliklere uyum sağlayamayacaklarını düşündükleri için yenilikleri istemezler. Görev ve sorumluluklarını sadece söyleneni yapmak olarak tanımladıkları için inisiyatif almazlar ve bundan korkarlar.
İlk başlarda bu tür bir yöneticiler ile çalışmak kolay görünse de uzun vadede bu tür bir yönetici kurum için ciddi dezavantaj oluşturmaktadır. Böyle bir yönetici ile kurumun başarıyı yakalaması zordur. Bu tür durumlarda kurumların başarıları düştüğü gibi çalışanlar mutsuz ve verimsizdirler. Kişilerin kurum bağlılıkları düşüktür. Turnover yüksektir. Zaten bir süre sonra her ne kadar yönetici söyleneni yapıyor, itiraz etmiyor olsa da işlerin yolunda olmadığı aşikar olacağı için istemeden de olsa yollar ayrılacaktır.
Bundan dolayıdır ki kurumların yönetici seçimlerinde hassas davranmaları, bir yöneticiden daha fazla bir lider ile yola çıkmaları uzun vadede kuruma artı değer olarak dönecektir.
Kurumuna ve çalışma arkadaşlarına değer katan liderlerle çalışmanız dileğiyle.
Eğitim ve danışmanlık talepleriniz için aysegulark1@gmail.com mail adresimden bana ulaşabilirsiniz.