Kişilik Özellikleri ve Yönetim Tarzları

Kişilik Özellikleri ve Yönetim Tarzları

Dünya üzerindeki herkes tek ve biriciktir. Hiç kimsenin genetik yapısı, yetiştiği aile, sosyal çevresinin ona kazandırdığı duygusal örüntüler birbiri ile aynı değildir. Buda her bireyi tek ve biricik kılar. Bireylerin duygusal örüntülerinin birbirinden farklı olması davranışlarının da birbirinden farklı olmasını gündeme getirir. Tüm bu farklılıkların kökeni büyük çoğunlukla bireyin yaşamının 0-3 yılında veya 3-6 yılları arasında yaşadığı yaşam deneyimleri ile ilgilidir.

Bireyin istenen planlı bir bebek olması ile plansız istenmeyen bir bebek olarak dünyaya gelmesinin kişiye getireceği duygusal örüntüler birbirinden çok farklıdır. Annenin şevkatli, sarıp sarmalayan, sevgisini koşulsuz sunan ama burada da el koyan, nüfuz eden bir yaklaşımdan uzak, kapsayıcı, bebeğin ihtiyaçlarına duyarlı bir anne olmasının duygusal anlamda bireye katkısı sonsuzdur. Böyle bir aile de büyümüş kişi duygusal anlamda dengeli, empati kurabilen, nerede ne yapması gerektiğini bilen, insanlarla sağlıklı iletişim kurabilen, iç disiplini gelişmiş bir birey olacaktır. Böyle bir yönetici ile çalışmanın keyfini düşünsenize. İhtiyaçlarınıza duyarlı, sizi gelişiminiz için destekleyen, duygusal iniş çıkışları olmayan, yetki devri yapmaktan korkmayan, paylaşımcı bir çalışma ortamı sunacaktır size.

Misillemeci, bebeğin ihtiyaçlarına duyarsız, duygusal doyum vermekten uzak sadece bakım veren bir “buzdolabı anne” olmasının çocuktan götürecekleri duygusal anlam da çok büyüktür. Böyle bir çocuğun bir yetişkin olduğunda başkalarıyla duygusal bir alış-verişte bulunabilmesi, onun duygularını anlayabilmesi, onun duygularına hassas olması nerede ise imkansızdır. Böyle bir yönetici ile çalışırsanız sizinle tek iletişimi yaptığınız iş üzerinden olacaktır. Sizin ihtiyaçlarınız onu hiç ilgilendirmeyecek, mutluluğunuzun, mutsuzluğunuzun, üzüntünüzün zerre kadar farkına varamayacaktır.

Sevginin koşullu sunulması, annenin çocuğunu adeta kendi uzantısı gibi görmesi, ona bireyselleşme,  özgürleşme fırsatını vermemesi, kendine bağımlı hale getirmesinin de çocuğa ileri ki yıllar da yükü çok ağır olacaktır.  Sadece başarılı olduğu için sevilen bir çocuğun, yetişkin olduğunda iş yerinde yöneticisinin ilgisini çekebilmesi, ona yaranabilmesi onun için çok önemlidir. Çünkü o sevilmeyi başarı üzerinden öğrenmiştir. Başarılıysa sevileceğine inanmıştır. Onun gözünde başarı için her şey mubahtır. Başkalarına zarar verecek olsa dahi kendi çıkarı için yapmayacağı yoktur. Böyle bir çalışma arkadaşı ya da yönetici ile çalıştığınızı düşünsenize. Sizin adınız sanınız bile okunmaz. O işletmede sadece önemli olan kendisidir ve onu başarılı kılmak için herkes seferber olmak zorundadır. Bu onun en temel hakkıdır.

Misillemeci bir anne ile büyümüş bir birey çalışma ortamında devamlı olarak başkalarının açıklarını kollayan, açıkları bulup ortaya çıkararak diğer kişileri zor durumda bırakmaktan çekinmeyen bir kişi olacaktır. Bu tür bir yönetici ile çalışanların ne denli zor koşullarda çalıştıklarını tahmin etmek hiçte zor değildir.

Narsist bir annenin uzantısı olarak büyüyen çocuk,  ya anne gibi narsist bir kimlik ya da yetersiz, başkalarının kanatlarının altına giren, kendi başına bir işin üstesinden kalkamayan bir yetişkin olacaktır.

Annesinin narsist uzantısı olarak büyümüş, bireyselleşmesine, özgürleşmesine fırsat verilmemiş kişi yetişkin olduğunda sürekli olarak başkalarından onay bekleyen, karar veremeyen, sorumluluk almaktan korkan biri olacaktır. Ya da bunların tam tersi olarak kimliği o denli hasarlı olduğu için tüm bu hasarlarını örtmek için her şeyi bildiğini söyleyen, diğer insanları aşağılayan, yapılan hiçbir işten memnun olmayan, diğer kişileri acımasızca eleştiren bir narsist kimlik olacaktır.

Narsist bir yönetici ile çalışmak belki de dünyada ki en zor işlerden biridir. Ne yaparsanız yapın asla beğenilmeyecek, eleştirilecek ve sizde aşağılanacaksınızdır. Her zaman en doğruyu bilen o olacaktır. Yaptığının yanlış olduğunu söylemeniz durumunda sizi karşı gelmekle, işleri sabote etmekle, işi bilmemekle suçlayacaktır.

Sevginin sınırsız sunulmasının da çocukta ki yansımaları başkalarının ihtiyaçlarına duyarsız, nerede duracağını bilemeyen, her şeyin kendi emrine amade olmasını bekleyen bir yetişkin olması şeklindedir. Böyle bir yönetici ile çalıştığınızda, asla sınırı olmayan, her şeyi talep etme hakkını kendinde gören, diğer kişilere önem vermeyen bir yöneticiniz olacaktır. Böyle bir yönetici işyerinde sizi  ne kadar zorlayacaktır.

Çocuğu sürekli terk etmekle, yalnız bırakmakla, sevmemekle tehdit eden bir annenin çocuktaki görünümü “ne olursa olsun beni terk etme. Ben sensiz var olamam. Sevilmek için her şeyi yaparım. Her şeye razıyımdır.” Bu çocuğun yetişkin olduğunda sevilmek için yapmayacağı yoktur. Onun tek istediği sevilmek, göze girmektir. Göze girmek hayattaki tek emelidir.

O daima babasının gözüne girmeye çalışan küçük bir kız çocuğudur. Asla büyümek istemez. Büyürse babasının sevgisini kaybedecektir. İş yerinde de babanın yerini patron alır. Tek istediği onun gözüne girebilmektir. Böyle bir yönetici ile çalışmak oyun parkında çocuk kaprisi çekmek gibidir. İstekler, talepler çok fazla ama hal ve tavırlar çocuk gibidir. Duygusal iniş-çıkışları çok fazladır. Bir saat önce söylediğinin tersini bir saat sonra sizden talep edebilir.

Aile de sınırların olmaması, çocuğunda sınırları tanımamasına ve nerede duracağını bilememesine sebep olur. Çocuk bir sınır arayışı içerisindedir. Bu sınırsızlık çocuğun üst benlik gelişimini olumsuz yönde etkiler. Arzu ve isteklerinin önünde duramayan, her istediğini, her istediği an yapan bir birey olmasına yol açar. Aile de babanın otorite olarak tanınmaması, pasif bir kişilik sergiliyor olması çocuğun sınır arayışında olmasına ve sınırla karşılaşmadığı sürece de nerede duracağını bilememesine yani gelişmemiş bir üst benlik yapılanmasına sebep olur. Böyle bir yöneticinin iş yerinde ki görünümü doğru ya da yanlış her istediğinin yapılması asla engellenmemesi tarzındadır. Hesapsız risk almayı sever. Asla sorumluluk almaktan hoşlanmaz. İş yapmaktan çok iş yaptırmayı ve övünmeyi seven bir birey şeklindedir .İstekleri ve talepleri sonsuzdur. Her şey onun hakkı imiş gibi davranır.

Sürekli olarak aşağılanan, alay edilen bir kişi ya tamamen silik bir kimlik olacaktır. Ya da bunun tam tersi oldukça dışa dönük, ona yapılan tüm aşağılamaların aksine bunların benliğinde yaptığı hasarları  manik bir savunma ile saklamaya çalışan insanlarla dalga geçen, insanları aşağılayan, sanki hiçbir sorunu sıkıntısı yokmuş gibi devamlı espiri peşinde koşan,  aslında kendisi ile ilgili en ufak bir eleştiriye dayanamayan bir birey olacaktır. Böyle bir yönetici ile işler yolunda iken çok eğlenirsiniz. Sizi çok iyi çalıştırır, sizinle arkadaş gibidir ama en ufak bir hatada asla toleransı yoktur.  Affedici ve destekleyici değildir. Çünkü bilinç altında sizin yaptığınız hatanın bedeli ona çıkacakmış gibi hissedeceğinden, çocukluğunda yaşamış olduğu alay edilmelerin kimliğinde verdiği hasardan dolayı hatayı asla tolere etmeyecektir. Sizinle tüm iyi ilişkilerine rağmen bir anda gemileri yakabilecek durumdadır.

Tüm bu kişilik özellikleri bireylerin 0-6 yaş aralığında yaşadıklarıyla şekillenir ve hayat boyu izleri yaşamında yer alır.  İşyerinizde keyifle çalışacağınız duygusal olarak dengeli, destekleyici, paylaşımcı arkadaş ve yöneticilerle yolunuzun kesişmesi dileklerimle.

Bu yazı psikanalitik bakış açısıyla ve dil günlük hayata uyarlanarak hazırlanmıştır.

Eğitim ve danışmanlık talepleriniz için aysegulark.com web sitem üzerinden benimle iletişim kurabilirsiniz.