Eğitim Kurumlarında Narsist Yönetici İle Nasıl Başa Çıkılır ?

Eğitim Kurumlarında Narsist Yönetici İle Nasıl Başa Çıkılır ?

Tüm kurumlarda olduğu gibi Eğitim Kurumlarında da Narsist bir yönetici ile çalışmak çok yıpratıcı ve yorucu olmaktadır.

Narsizm terimi  Yunan mitolojisinde güzel bir peri kızına aşık olan Narkissos’un bu aşkına karşılık bulamayınca göldeki kendi  yansımasına aşık olduğunun anlatıldığı hikayeden gelmektedir.

Narsist kişiler empati yoksunu olmaları, insanlara yukarıdan bakan tavırları, her an haklı olma istekleri, her şeye haklarının olduğunu düşünmeleri, kibirli ve kendini beğenmiş tavırlarıyla insan ilişkilerinde ciddi boyutta sorunlara sebep olmaktadırlar.

Narsistler bencildirler, duygusal yanları yoktur. Takıntılıdırlar, insanlara güvenmezler ve sürekli olarak başkaları tarafından aldatılacaklarını, kazıklanacaklarını düşünürler. Aşağılayıcı ve insanları küçümseyen bir tavırları vardır. Her şeye hakları olduğunu düşünürler. Aksi olduğu takdirde çok şaşırırlar ve çok sert tepki verirler.

Kendilerini beğenmişlerdir. Her şeyin en doğrusunu kendilerinin bildiğini ya da yaptığını zannederler. Sürekli olarak övülmek ve onaylanmak isterler. Karşılarındaki insandan bu tür bir davranış görmediklerinde o kişi ile görüşmek, bir arada bulunmak istemezler.

Anlayışsızdırlar, karşısındaki kişinin ne hissettiği onları hiç ilgilendirmez.  Duyguları anlayamaz ya da anlamak işlerine gelmediği için anlamak istemezler. Hiçbir şeyden pişmanlık duymazlar.  Yaptıkları her şeyde kendilerini haklı bulurlar bundan dolayı da asla özür dilemezler.

Kendi isteklerini elde edinceye kadar ısrar ederler. Bağımlıdırlar, alışkanlıklarından vazgeçemezler. Aşırı derecede mükemmeliyetçidirler. Ayrıntılara çok takılırlar. Eğer yapılan çalışma istedikleri gibi değilse kıyametleri koparıp, tüm çalışmayı yok sayabilirler.

Tüm bu olumsuz özellikleri kişiliklerinde bulunduran bu kişilerin çocukluk öykülerine baktığımızda aslında bu kişilerin çocukluklarında çoğunlukla ihmal edilen, ihtiyaçlarına hassasiyet gösterilmeyen, çok aşağılanan ya da hor görülen çocuklar olduklarını ve güvenli bağlanmayı gerçekleştiremeyen çocuklar olduklarını görmekteyiz.  

Gelişim aşamasında ciddi olarak egolarının hasar aldığını, aslında ciddi özgüven sorunu yaşadıklarını, tüm bu olumsuzlukları gizlemek için de şişkin bir ego ile insanları kendilerinden uzak tutmaya çalıştıklarını görmekteyiz. Aslında bu insanlar o şişkin egolarının altında  hasarlı  egoları olan birer kimliklerdir.

Bu kişiler ihmal edilen ailelerde büyütülmüş olmakla birlikte bunun tam aksi olarak çok fazlasıyla şımartılmış ve her şeyin hakkı olduğu düşünülen ailelerde büyütülmüş şımartılmış çocuklarda olabilmektedirler. Bu çocuklar yetişkin olduklarında da isteklerini sınırlayamamakta ya da her istediğini elde etmenin onun doğal hakkı olduğunu düşünmektedirler. Yaptıkları işlerde en başarılı kendileriymiş ya da en zeki kişi kendileriymiş gibi nutuklar atarlar.

Aynı zamanda bağımlı olarak büyütülen çocuklarda da narsizm karşımıza çıkabilmektedir. Her ihtiyacı ailesi tarafından karşılanan çocuk ihtiyaçlarını karşılama konusunda çok aciz ve başkalarına bağımlı bir duruma gelmiş olabilir. Bundan dolayı da kişi tüm ihtiyaçlarının başkaları tarafından karşılanmasını kendi hakkı olarak görmeye başlar.

Gerçekte kişilerle, onların ihtiyaçlarını fark edip duygusal bir bağ oluşturamadıkları için aslında diğer kişiler tarafından kabul görme ihtiyacındadırlar. Erken çocukluk döneminde yaşamış oldukları ilişki kayıpları yetişkinlikte de onların  yine terk edileceklerini düşünmelerine sebep olduğu için  ilişki kurmaktan uzak dururlar ve bunu insanlarla yakın ilişki kurmak zayıflıktır şeklinde lanse ederler.

Bu tür zor insanlarla çalışırken sinirlerinizin çelikten daha güçlü olması gerekir. Çünkü ne yaparsanız yapın, işler yolunda gitmeyince her zaman tek sorumlu siz olacaksınızdır. Hatta öyle ki onun istediğini bire bir yapmış olmanıza rağmen eğer işler yolunda değilse onu niçin farklı şekilde yapması konusunda ikna etmediğiniz için yine siz suçlanacaksınızdır. Ya da söylediklerinin hatalı olduğunu ve böyle yapılırsa yanlış olacağını belirttiğinizde de sizi emirlere uymamakla ve dik başlılıkla suçlayacaktır.

Bir narsist ile baş edebilirseniz her tür zor insanla başarılı bir şekilde ilişkilerinizi sürdürebilirsiniz. Tüm insanlarla iletişimde sözlü aktardıklarımız kadar duruşumuz, ses tonumuz, mimiklerimiz gibi sözsüz olarak ilettiklerimizde önem taşır. Özellikle narsistlerle iletişimde sakin kalmaya çalışmak, saygılı bir iletişim tarzı belirlemek, çatışmayı öngörebilmek önemli olmaktadır.

Narsistler övülmeyi çok sevdikleri için genellikle çevrelerinde onları pohpohlayan birileri mutlaka vardır. Bu kişiler narsisti pohpohlarken onun karşısında ona yaranabilmek için aslı astarı olmayan söylemlerde de bulunabilirler. Tüm bu durumlarda dürüst ve saygılı tutumunuzla bir duruş sergilemeniz çok önemli olacaktır.

İletişimde mümkün olduğunca “biz” dili kullanılmaya çalışılmalıdır. Bu sayede narsist sizinle daha az güç mücadelesine girecektir. Onunla işbirliği içinde olduğunuzu hissetmesi, sizden o çocukluk döneminde ki yaralarını gizleme ihtiyacını daha aza indirgeyecektir.

Narsistle ilişkinizde her zaman bir çatışma olabileceğini asla aklınızdan çıkarmamalısınız. Çatışmayı ön görebilmeniz sizin tuzakları fark etmenizi sağlar. Bu biraz sizin doğuştan getirdiğiniz önsezinizle yakından alakalıdır.

Bir narsist güçlü bir yetersizlik duygusu ile donatılmış olduğundan bu yetersizlikleriyle yüzleştiği anda suçlama, saldırmaya yönelik bir tavır içerisine gireceğinden oluşabilecek çatışmayı öngörerek önceden düşündüğünüz önlemler sayesinde fırtınayı hasarsız ya da daha az hasarla atlatma şansınız olabilir.

Yansıtıcı dinleme yaparak narsistin gizli duygularını belirlemeniz ve iletişimini  aynalamanız denge kurmanızı sağlayacaktır. Gizli duyguları fark ettiğinizde altta yatan gerçek mesajı okuyabilirsiniz bu sayede dile getiremediklerini fark edebilirsiniz buda işinizi  kolaylaştıracaktır.

Sınır koyabilmeniz belki de iletişimde ki en kritik nokta olacaktır. Sizin sınırlarınızın olduğunu bilmesi,  ona nerede durması gerektiğini net olarak hissettirecektir. Yoksa onun her taarruz ettiğinde geri çekilir içinize dönerseniz bir dönem sonra sağlığınızı kaybetmeniz işten bile değildir.

Yazımı Psikolog Üstün Dökmen’in bir seminerinde dile getirdiği çok sevdiğim sözleri ile tamamlamak istiyorum.  Dökmen  “ Bize gelenleri toplum deli olarak niteler oysa ki bize gelenler delilerin hasta ettikleridir. Gerçek deliler aramızda hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam ederler” demişti. Ne kadar doğru bir tespit. 

Bir narsistle birlikte çalışmak çelikten sinirler gerektirir. Çalışma hayatınızda hiçbir zaman bir narsist yönetici ile çalışmamanız dileklerimle.

Eğitim ve Danışmanlık talepleriniz için aysegulark1@gmail.com mail adresimden benimle iletişime geçebilirsiniz.